Türkiye ve Çin arasında 1971’de diplomatik ilişkiler kurulduktan sonra iki ülke arasında “düşük yoğunluklu” bir seyir izleyen ilişkiler 2000’li yıllarla birlikte dikkat çekici bir ivme yakalayarak gelişmiştir. Yakalanan bu ivmenin sonucu olarak 2010 yılında iki ülke arasında stratejik ortaklık başlatılmıştır.
Stratejik Ortaklıkta Ekonomik ve Ticari İlişkilerin Rolü
1990’ların sonunda 1 milyar dolara dahi ulaşamayan iki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2013’te 28 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Çin ile ticari ilişkiler ithalat ağırlıklı bir seyir izlediğinden, Türkiye’nin Çin’e dış ticaret açığı verdiği görülmektedir. 2013’te Türkiye’nin 100 milyar dolar civarında gerçekleşen toplam dış ticaret açığının 5’te 1’inden fazlası Çin kaynaklıdır.
Cari açık problemini çözmeye çaba sarf eden Türkiye’nin Çin’e bu kadar büyük bir ticaret açığı veriyor olması Türkiye açısından Çin ile yakınlaşma ve ticaret ilişkilerini daha dengeli bir platforma taşıma gereğini doğurmuştur. Stratejik ortaklık ilişkisinin başlatılmasında Türkiye açısından ana etken ticaret açığına çözüm bulma arayışıdır.
TÜSİAD Yönetim Kurulu’nun 24-29 Mayıs Arasındaki Çin Ziyareti
İki ülke ekonomik ve ticari ilişkilerinin daha dengeli hale getirilmesi hedefi ile Muharrem Yılmaz başkanlığında büyük bir TÜSİAD heyeti 24-29 Mayıs arasında Çin’in Pekin, Chengdu ve Şanghay şehirlerini kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdi. Benim de Pekin ayağında hazır bulunduğum ziyaretin bu kadar üst düzey ve geniş bir heyetle yapılması, TÜSİAD’ın Çin’e verdiği önemin açık bir göstergesidir.
Muharrem Yılmaz üst düzey Çinli yetkililere ülkemiz aleyhinde gelişen dış ticaret açığının kısa ve orta vadede çözümü için Türkiye’ye daha çok Çinli turistin gelmesi ve Çinli şirketlerin Türkiye’ye doğrudan yatırımlarının artırılması gerektiğinin altını çizdi. 2013’te 98 milyon Çinlin yurtdışına çıktığı göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’ye gelen 120 bin Çinli turist sayısının çok az olduğunu vurguladığı gibi 200 milyon dolar seviyesinde seyreden Çin yatırımlarının iki ülke ilişkilerinin seviyesini yansıtmadığını belirtti.
Çin Ticaret Bakanlığı’nda Asya Pasifik masası genel müdür yardımcısı olan Wang Liping, Çinli kaynaklara göre Çin’den Türkiye’ye en çok ihraç edilen ürünlerin bilgisayar, cep telefonu, bazı tekstil malları ve demir çelik olduğunu belirtti. Bu kalemlerin toplamının Çin’in Türkiye’ye gerçekleştirdiği ihracatın %30’una denk geldiğini vurguladı.
Dış ticaret açığını kısa bir sürede kapatmanın kolay olmayacağını belirten Wang Liping, Çin Ticaret Bakanlığı’nda iki ülke ticaretini daha dengeli hale getirmek için çalışma yapıldığını söyledi. 10 yıldır bakanlık olarak Türkiye’den Çin’e ithalatı artırmak için gösterdikleri çaba çerçevesinde her yıl Türkiye’deki fuarlara katılıp alım yapmaları için heyet gönderdiklerini belirtti. Sadece bu tür heyetlerin yeterli olmacağına vurgu yapan Wang Liping, karşılıklı yatırımların önemine dikkat çekti. Karşılıklı yatırımların yeterli seviyelerde olmamasının ana nedeninin iki ülke işadamlarının birbirini yeterince tanımaması olduğunun altını çizdi.
Karşılıklı yatırımların artırılabilmesi için iki ülke ekonomik ilişkilerinde hukuki, idari açıdan iyi bir seviyeye ulaşıldığını vurgulayan Muharrem Yılmaz, dünyanın en büyük bankası Çinli ICBC’nin Türkiye pazarına girmesi ile finansal altyapının da oluştuğunu belirtti. İşbirliği ortamına katkıda bulunacak vizelerin kolaylaştırılması, gıda güvenliği anlaşması gibi başlıklarda da hızla ilerleme kaydedilmesi gerektiğinin üzerinde durdu.
Çinli firmaların hızla büyüdüğünü ve global oyuncu olmayı arzu ettiklerini vurgulayan TÜSİAD Başkanı, Çinli şirketlerin Avrupa pazarına girmek için Türkiye’yi bir “hub” olarak kullanabileceklerini söyledi. Küresel ölçekte rekabet etmek isteyen Çinli firmaları Türkiye’ye yatırım yapmaya davet etti. Bu daveti memnuniyetle karşılayan Wang Liping, 1978’de başlayan Çin reform sürecinin ilk 30 yılında esas olarak yabancı ülkelerden Çin’e yatırım çekmeye öncelik verdiklerini, ikinci 30 yılda ise Çinli şirketlerin yurtdışına açılmalarını ve yurtdışında yatırım yapmalarını teşvik edeceklerini söyledi. Böylece Çin’in yurtdışındaki toplam yatırımının şimdiden 300 milyar dolara ulaştığını belirtti. Ancak, Çin verilerine göre 2013’te Çin’in Türkiye’deki direk yatırımının 194 milyon dolar gibi düşük bir seviyede gerçekleştini görüyoruz. Geçmiş yıllarla kıyaslandığında hızlı bir artış gösterse de Çin’in başka ülkelere yatırımları ile kıyaslandığında Türkiye’ye yapılan yatırımın hala yetersiz seviyelerde olduğu görülüyor. Örneğin, Çin’in sadece Vietnam’a 2013’te yaptığı yatırım miktarı 2 milyar dolardan fazladır.
Çin Ticaret Bakanlığı’ndan Çin’e İhracat Yapmak İsteyen Türk Şirketlere Öneriler
2010’da başlayan stratejik ortaklığın hedeflerinden biri, iki ülke ticaret hacminin 2015’te 50 milyar dolara, 2020’de ise 100 milyar dolara ulaşmasıdır. İki ülke arasındaki ticaret hacmi artarken Türkiye aleyhine olan dış ticaret açığının azaltılması için Türk şirketlerinin Çin’e daha çok ihracat yapması önem kazanıyor.
Çin’e daha çok ihracat yapabilmek için Çin kültürünü, Çin halkının düşünce yapısını ve ülkenin ekonomisini daha iyi anlamak gerekmektedir. Çin’deki tüketim eğilimlerinin farklılığını, Çin pazarının “kendine özgü” yapısını iyi bir şekilde kavramak çok önemlidir.
Çin Ticaret Bakanlığı’nda Türkiye konusunda en yetkili isimlerden biri olan Wang Liping, Türk şirketlerine Urumçi’deki Avrasya Fuarı, Pekin’deki hizmet ve ticaret fuarı, Şiamen’deki yatırım fuarı ve meşhur Kanton fuarı gibi Çin’in önemli fuarlarına katılmalarını tavsiye ediyor. Ayrıca, Çin pazarı için orta-uzun vadeli plan yapılmasını öneriyor. TÜSİAD’ın Türkiye’ye daha çok Çinli şirket çekebilmek için Türk hükümeti ile ortak çalışmada bulunmasının, Türkiye’ye özgü ürünlerin Çin’de tanıtılması için bütçe ayrılmasının faydalı olacağının altını çiziyor.
*
*2 Haziran 2014 tarihinde Radikal Gazetesi’nin 17. sayfasında yayımlanmıştır.
İzmir’de doğdu. Orta ve lise eğitimini Tarsus Amerikan Lisesi’nde tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. 2007 yılında Çin’e yerleşip Pekin Dil ve Kültür Üniversitesi’nde 3 yıl Çince çalıştı. 2010 yılından itibaren Pekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde önce ziyaretçi öğrenci, daha sonra yüksek lisans öğrencisi olarak yapmaya başladığı çalışmalarına doktora adayı olarak devam etmektedir. Yüksek lisans tezini Türkiye – Çin ekonomik ve ticari ilişkileri üzerine yazdı. Doktora tezini, Tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasının Türkiye – Çin arasındaki ekonomik, ticari, siyasi ve kültürel ilişkilere etkileri üzerine yazmaktadır. Yurt içindeki ve yurtdışındaki konferanslara konuşmacı olarak katıldı; Çin üzerine yazdığı makaleleri Hürriyet Daily News ve Radikal gazetelerinde yayımlandı. E-posta: umut.ergunsu@cinhh.com
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
Şairin Dilinden Ejder Teknesi Bayramı
Gerçeklik Algısı Bakımından Doğu ve Batı
Konferans Peşinde Geyikli’den Zhengzhou’ya
Bir Kuşak ve Bir Yol Projesi: 21. Yüzyılın Yapı Taşı mı?
2017’ye Girerken Xi JinPing’in Yeni Yıl Mesajı
Bir Ada Düşünün!
Çin Resmi Basınından Bir Fidel Castro Yorumu: “ABD’ye Direnen Çin Halkının Sadık Dostu”
Çin’den Anerkil Bir Halk: Mosuolar
Çin-Sovyet İlişkileri: Tarihten Bir Yaprak
Çin’de Az Bilinen Bir Müslüman Azınlık: Salarlar